Neler bir veliyi harika yüzücü velisi yapar? Ya da neler tam bir kabusa çevirir?
Yüzlerce profesyonel olimpik yüzücüye; “Çocukluğunuzda yada gençliğinizde en kötü anınız neydi?” diye sorulduğunda büyük bir kısmının cevabı ; “Yarışlardan yada antrenmanlardan sonra ailemle birlikte eve dönüş yolu!” olmuştur.
Aynı eski yüzücülere; “Antrenmanlardan yada yarışlardan sonra ailenizin hangi söylediği size kendinizi iyi hissettirirdi?” sorusu sorulduğunda ise yine büyük çoğunluk “Seni yarışırken veya antrenman yaparken izlemek bana keyif veriyor.” cevabını verdi.
Bunlar günümüzde büyümüş ve kendini ispatlamış eskinin bebek ve çocuklarının ağzından çıkan cevaplar.
Çocuklarını antrenmandan yada yarıştan sonra eve götürürken anne babaların hiçbiri bunu bilerek yapmaz. Bu velilerin hiçbiri bildiğimiz basmakalıp korkunç, hakeme ve etrafa bağıran yada kendisini çocuğun antrenöründen daha çok antrenör gören veya çocuğunu sürekli azarlayan veliler değiller. Aksine daha çocuğunun teri soğumadan kendisiyle sağlıklı bir iletişim kurabilecek bilgiye ve tecrübeye sahiptirler.
Örneğin bir yarıştan sonra -kazanmış yada kaybetmiş olması farketmeksizin- yüzücü, sporcu kimliğinden çocuk kimliğine geçiş yapar ve ebeveynin de izleyici kimliğinden anne/baba kimliğine geçmiş olmasına ihtiyacı vardır.
Birçok araştırma göstermiştir ki, çocuklar anne/babalarından ziyade büyükanne/büyükbabalarının performanslarını izlemelerinden daha çok hoşlanmaktadır. Çünkü onlar torunlarını izlemekten anne ve babalarından daha çok zevk alırlar ve çocuklar da bunu hisseder.
Anne/babaların ağzından hep şöyle sözler çıkar;
- “Neden kolunu konuştuğumuz gibi atmadın?”
- “Daha hızlı ayak vursaydın sonuç farklı olurdu!”
- “Yarıştan önce yeteri kadar konsantre olmamışsın sanki?!”
- “Herşeye rağmen şunu/bunu yapmalıydın!”
Elbette ki bu söylenenlerin içerisinde doğruluk payı olan noktalar vardır. Ama çocuk bunu hemen duymayı istemez, en azından anne/babasından bunu duymasına gerek olmadığını düşünür, zaten gerekte yoktur.
Tüm yorumlar zaten antrenörü veya kulüp yöneticisi tarafından yapılmış ve bundan sonrası için izlenecek yol zaten konuşulmuştur.
Peki veliler bunlardan ne çıkartmalıdır?
Yüzme, çocuğun hayatındaki birçok bileşenden biridir. Veli şöyle diyebilir; “İyisiyle kötüsüyle bu senin işin.”
Yüzme, gençlerin ve çocukların risk almayı yada başarısızlıklarla baş etmenin yolunu öğrenecekleri en iyi yollardan biridir çünkü sonuçlar geri döndürülemez yada kalıcı değildir. Bir müsabakadan yada antrenmandan bahsediyoruz ve çocuklar ebeveynlerinin birşeyler kötü gittiğinde kendilerini kurtarmayı beklemiyorlar.
Ebeveyn olarak çocuklarınızı güvenli bir yere teslim ettiğinizi düşünüyorsanız, çocuğunuzu antrenöre ve yaptığı spora bırakın. Sonrasında başarı da onun başarısızlıkta.
Müsabakadan yada antrenmandan sonra olması gereken konuşma da radyoda çalan bir şarkı veya ne yiyileceği konusunda olmalıdır. Bu yolculukta veli bir müsabaka izleyicisinden anne/babaya dönüşmelidir.
Söylenecek şey ise “Ben keyif aldım seni izlemekten… Ne yemeye gidelim?” olamalıdır.
Kabus gibi bir veli olduğunuzu gösteren 5 işaret
Spor yapan çocukların neredeyse %75’i 13 yaşında sporu bırakır. Kimileri artık yetenekli olmadığını düşünür, kimileri yüzmekten artık eskisi kadar keyif almadığını söyler kimileri de başka alanlara ilgi duyar. Ama büyük bir çoğunluğu bunu dillendirmeseler de artık ailelerinin tepkilerinin artık dayanılmayacak derecede olmasından yakınır. Hatta bunu eskiden profesyonel sporculuk yapmış olan veliler dahi yapar.
Anne babalar evde müthiş sevecen ve eğlenceli insanlarken bir antrenman yada yarış esnasında tam bir canavara dönüşebilir. Birçok çocukta bu durumdan etkilenerek, eğer yüzmeyi bırakırsa anne babasını tekrar kazanabileceği hissine kapılır.
Bir yüzücü velisi olarak bu sizin hiç istemeyeceğiniz birşeydir ve bundan kaçınmanız gerekir.
Sporculuğu fazla abartmak;
Ebeveynler aşırı ciddi ve memnuniyetsiz yüz ifadeleriyle bu tepkiyi hissettirirler. Cesaretlendirmek bu değildir.
Çocuğunuzdan farklı hedeflere sahip olmak;
Çocuklar genelde yaptıkları işten keyif almak, becerilerini geliştirmek ve kazanmak ister. Eğer siz ebeveyni olarak iyi bir geleceğe sahip olsun, üniversite bursu kazansın gibi hedefler koyarsanız bunları gözden geçirmelisiniz.
Çocuğunuza kötü bir antrenman yada yarıştan sonra, iyi bir yarış/antrenman sonrasındakinden farklı davranmak;
Elbette tüm veliler sonuç ne olursa olsun çocuklarını aynı şekilde severler. Fakat davranışlar çoğu zaman farklı söyler. Birçok sporcu ailesinin kendisine verdiği insani değerin iyi bir antrenman yada yarış sonrasına bağlı olduğunu düşünür.
Antrenörü sabote etmek;
Genç yüzücülerin kenarda kendisine yön gösteren bir sese ihtiyacı vardır, o da antrenörünün sesi olmalıdır. Velisinin yukarıdan gelecek sesini arayan veya onaylayıcı yüz ifadesine ihtiyaç duyan bir sporcu performansını asla yükseltemeyecektir.
Kendi sporculuk rüyanızı çocuğunuza yüklemek;
En belirgin semptom, sonucun çocuğunuzdan daha çok size etkisinin daha çok olmasıdır. Bir yarış sonucunda çocuğunuz olaydan çıkmış ve başka bir olaya girmişken siz halen depresif bir durumdaysanız, kendinize bunun sizin kariyeriniz olmadığını ve sonuca (0) sıfır etkinizin olabileceğini hatırlatın.
İdeal bir yüzücü velisi için 5 işaret
Emin olun ideal bir yüzücü velisi olmak olmak, kabus gibi bir veli olmaktan çok daha kolay ve daha az streslidir.
Takımda sadece kendi çocuğunuz için değil herkes adına sevinin;
Bir veli mümkün olduğunca destekçi olmalı ve her yarışı seyretmelidir ancak çocukların sorunlar karşısında kendi çözümlerini bulmalarına izin vererek. Gelişinizi, çocuğunuzu bir krizden kurtarmak gibi bir sebebi bağlamayın ve takımdaki her çocuğun başarısını veya başarısızlığını kendi çocuğunuzunki gibi görün.
Doğru rol model davranışları;
Eskilerin dediği gibi; çocuklar sizin yaptıklarınızı yapar, sizin söylediklerinizi değil. Eğer anne/baba özgüvenli ve kontrollü bir duruş sergiliyorsa çocuk da benzer şekilde hareket edecektir. Eğer veli aşırı kötü bir sonuç olmasına rağmen kendini düşürmüyorsa çocuk da aynı tepkiyi verecektir.
Antrenörle hangi konuların konuşulacağını bilin;
Çocuğunuzun mental ve fiziksel durumu oldukça yeterli olabilir. Öyleyse aradığınız çocuğunuzun gelişimine yardımcı olmaksa ve çocuğunuzun takım içerisindeki durumuyla ilgileniyorsanız bunu antrenörü ile konuşun. Ancak takım stratejisi, yüzülen branşlar veya mesafeler sizin alanınız değil.
Rolünüzü bilin;
Bir takımı oluşturan unsurlar nelerdir? Antrenör, oyuncu, seyirci. Kendi rolünüzü doğru şekilde seçmek akılcı olacaktır.
İyi bir dinleyici ve cesaretlendirici olun;
Çocuğunuz sizinle antrenmanı veya yarışı ile ilgili konuşmak istediğinde kulak kesilin. Cevaplarınızı kabus gibi bir veli olmaktan kaçınarak duyarlı bir şekilde verin. Herşeyden öte pozitif olun ve çocuğunuzun en büyük destekçisi olun.
Bu yazı orjinalden Türkçe’ye çevrilmiştir.
Çeviri : Gökhan Zorer